Tefekkür âlemlerine dalıp hakîkatin zirvelerinde dolaşmış bir ârifin; Denizlili Mehmed Emîn Efendi’nin geçtiğimiz yıllarda yayınlanan ve bir nev’i sülûknâme sayılan küçük ama etkileyici eseri “İnsan”; günümüz Türkçesine uyarlanarak sadeleştirildi, Özlem Yıldız’ın sarsan, düşündüren çizimleriyle harmanlandı ve yepyeni bir hale büründü!
Mevlânâ’nın, İbn Arabî’nin, Yûnus’un ihtiyatla söylemeye çalıştığı “Ene’l-Hak” sırrını aleni hale getirerek cesur ifadelere yer veren “İnsan”, bir beldede sessiz sedasız yaşamış bir kişinin hiçbir kaynağa atıfta bulunmadan laboratuvarsız, referanssız, dipnotsuz, felsefesiz sadece tefekkür ve tezekkürle yahut akıl ve gönül yoluyla hangi âlemlere kadar uzanabileceğini gösteriyor.
Mustafa Tatcı’nın yıllarca bıkmadan usanmadan kütüphanelerde adı duyulmayan, günyüzüne çıkmayan kitaplar arasında çalışırken rast geldiği Denizlili Mehmed Emîn Efendi’nin bu unutulmaz eseri, “A’mak-ı Hayâl” ya da Hallâc-ı Mansûr’un “Kitâbü’t- Tavâsin”i tadında.
İnsanın varacağı nihaî noktanın aşk ve irfân yoluyla idrâk edeceği vücût birliği olduğunu vurucu cümlelerinde ve etkileyici çizgilerinde derinden hissedeceğiniz, tasavvuf ilminin zirvelerinden sözler taşıyan eser, elinizden bırakamayacağınız şaşırtan çarpan sarsıcı kitaplardan…
Üsküdar’da kendi adıyla anılan mahalledeki mülkünü fukarâya vakfeden ve “Çok söz ruhaniyeti giderir” diyen Selâmî Ali Efendi ile tanışmak isteyenler için “Üsküdarlı Selâmî Ali Celvetî Hayatı Tarîkatnâmesi ve Vakfiyyesi” H Yayınları’nda ilk baskısıyla raflarda!
“İlâhî Birlik” adıyla yayınladığımız bu eser, 17-18. asırlarda İstanbul’da yaşayan Sirkeci Salkımsöğüt’te bulunan Aydınoğlu Halvetî/Şabânî Tekkesi şeyhlerinden Ünsî Hasan Efendi’nin (ö. 9 Kasım 1723) sohbet notlarından “Risâle-i Sırr-ı Ahadiyyet” adıyla derlenip kayda geçirilmiştir. Elinizdeki eserde Ünsî’nin hayatı, şahsiyeti ve yetiştiği erkân hakkında bilgi verildikten sonra söz konusu “İlâhî Birlik/Sırr-ı Ahadiyyet”in çeviri metni ele alınmıştır. İlâhî […]
Seyr ü Sülûk Mektupları, Hak yolunun inceliklerini ve ledünnî pek çok sırları anlattığı gibi devrin sosyal hayatından, insan ilişkilerinden, geleneklerinden özellikle İstanbul ve Üsküdar’ın güzelliklerinden yepyeni pencereler açmakta, kesitler sunmaktadır. İbrahim Ağa, mektupların başında kaleme aldığı takrizde bu eseri gören ve okuyan kişinin “neşretmesini” rica etmektedir. Onun bu arzusu eserin yazılışından üç yüz sene sonra H yayınlarına nasip olmuştur. H Yayınları, 18. Asrın başlarında kaleme alınan bu paha biçilmez eseri irfan hayatımıza kazandırmaktan sevinçlidir.
Artık unuttuğumuz çocukluk düşlerimizi, çocuksu meraklarımızı büyüklere hatırlatırken minik okurların hayallerine dokunan Çocuksu Denemeler’in ikinci baskısı, Mustafa Tatcı’nın kelime oyunları ve Hakkı Uslu’nun renkli çizgileriyle yeniden raflarda!
Kaybolan oyuncağı rüyada buluvermeler, civciv alma hayalleri, kuş olup anne saçına konmayı istemeler, rüzgârın arıyı incitebileceğini düşünmeler yıldızlar kadar uzaksa artık yaşınıza, Çocuksu Denemeler’i bir çocukla birlikte okumanızı öneririz.
Mahallî değerlerimiz ve şahsiyetlerimiz kültür tarihimiz açısından fevkalâde önemlidir. Önemlidir zira halk irfânı onlarla beslenip gelişir. Onlar millî kültürümüzü besleyen kılcal damarlar gibidir. Mahallî klasikleri yok farzeder ve günyüzüne çıkarmak için emek harcamazsak kültürümüz çoraklaşır. Denizli’de yaşamış olan Üzüm Dedesi Hulûsî Efendi ( 1839-1909) de memleketimizin manâ göğünü süsleyen yıldızlarımızdan, irfânî değerlerimizden biridir. İzmir’in […]
Orhan Veli Kanık, Türk şiirinde çığır açmış, öncü şairlerimizden birisidir. Bazı araştırmacılar tarafından, Onun hayatı, eserleri ve şiirleri hakkında değerli çalışmalar yapılmıştır. Bunlar arasında başta kardeşi Adnan Veli Kanık olmak üzere, Asım Bezirci, Bilge Ercilasun ve Hakan Sazyek’in eserlerini özellikle anmak gerekir. Bu eserler, alanlarında yıllardan beri önemli bir boşluğu doldurmakla birlikte, şairin hayatıyla ilgili ayrıntılı bilgi içermemektedir.
Dîvân-ı İlâhiyât Niyâzî-i Mısrî Halvetî (Eski Basım)
Yoh idi bu yer ü gökler men ezelden var idim
Gevherin yek-dânesinden ileri pergâr idim
Gevheri âb eyledim tutdu cihânı ser-be-ser
Yeri göğü ‘arş u kürsi yaradan Settâr idim
Vahdet ehli bir ârif, Muhammedî ve Alevî bir sûfî, bir seyyid,
ehl-i beyt ve on iki imâm muhibbi bir kalender… Şâh’ın
Nefesi bir saatte okunacak küçük bir kitapçık. Biz bu kitapçıkta
Şâh’ın yazılmış hayatını yeniden yazmaya, bilinen şiirlerini
tekrar etmeye niyetli değiliz.
Şâh’ın Nefesi’nde biz hakîkati “Erde/bil”en o zâtın bir nutkunu
açarak, onun gönül deryasına dalmaya çalışacağız.
Hasan Ünsi (Ö.1723) İstanbul’da XVII. asırda Üsküdar’da yaşayan asrın en yetkin mutasavvıflardan Karabaş-ı Veli tarafından yetiştirilmiş Halvetiyye-Şa’baniyye tasavvuf okuluna mensup bir ahlakçı, bir gönül, aşk ve irfan adamıdır. Elinizdeki Divan-ı İlahiyat, Ünsi’nin tasavvufi şahsiyetini ve edebi kimliğini ortaya koyduğu kadar, Halveti okulunun tefekkür ve irfan anlayışını ve genel olarak tasavvuf felsefesinin karakteristik özelliklerini ortaya koyacak bir mahiyet taşımaktadır.