Çorak Dağı’nın Geyikleri

Bundan çoook yıllar önce, henüz bilgisayarların, telefonların, uçakların olmadığı zamanlardan size bir mektup gelse, okumak ister misiniz?
Eski zamanlarda Anadolu’da yaşayan dedelerimizden, ninelerimizden size mesajlar var bu kitapta. Bütün varlığa sevgiyle bakan, her şeyi bilen, insanlara iyiliği ve güzelliği anlatan bu büyüklerimizin maceralarını keyifle okuyacaksınız. Bu kitabı okuduktan sonra insanlara, hayvanlara, doğaya onlar gibi davranmayı başarabilirseniz siz de tıpkı bu hikâyelerde olduğu gibi dünyayı güzelleştireceksiniz…

Çizer: Hayrettin Vural

Azerbaycan Bilgeleri

Dünya kurulduğundan bu yana insanlara yol gösteren, onlara ışık tutup yollarını aydınlatan, nereden gelip nereye sefer ettiklerini anlatan bilge dedelerimiz olmuş. Bu bilgelerden bazıları büyük eserler bırakmış, aradan geçen yüzyıllara rağmen unutulmayıp bizlere yol göstermeye devam etmişler.

Bilge dedelerimizin bazıları kardeş ülke olan Azerbaycan topraklarında yaşamış, aynı milletin evlatları olan iki devletin yani Türkiye ve Azerbaycan’ın en eski ve güçlü bağlarını kurmuşlar.

Haydi, şimdi bu bilgelerimizi tanıyalım!

Amasya Bilgeleri

Dünya kurulduğundan bu yana insanlara yol gösteren, onlara ışık tutup yollarını aydınlatan, nereden gelip
nereye sefer ettiklerini anlatan bilge dedelerimiz olmuş. Bu bilgelerden bazıları büyük eserler bırakmış, aradan
geçen yüzyıllara rağmen unutulmayıp bizlere yol göstermeye devam etmişler.
Bu kitapta Amasya ve çevresinde yetişen erenlerimizden bir kısmının öyküsünü okuyacağız. Hiç şüphesiz bu
erenlerimiz gibi sizlerin içinden de insanlığın kaderini değiştirecek güzel insanlar çıkacaktır.
Haydi şimdi bilgelerimizi tanıyalım.

Yûnus’un Denizinde: Yûnus Emre Sohbetleri-1

İki gözümün nûru! Babam derdi ki “Hızır’ın gezdiği yerde ot biter.” Yani erenler, gezdiği mekâna hayat verir. Hak erenler ölmez. Onlar rûh-ı vâsilîndir. Onların mahşerleri ebedî zevktir, zâtullah âlemidir. Erenleri bir kabre sığdırmak mümkün değildir. “Ölen hayvandır âşıklar ölmez” diyen bir kâmili kabirde ararsanız bulamazsınız. Gerçi ayân-ı sâbite sıfat konumundaki kabrini her an teveccüh üzeredir amma siz yine de bahr-i zâta dalan Hak ehli için böyle düşünmelisiniz. Bir de şöyle düşünmelisiniz ki erenler “Hayy” ve “Kayyûm” sırrını yaşayan insanlardır. Cesetlerini toprağa yedirmezler. Bedenleri de nûra gark olur gider.

Yunus Emre de bir mânâ olup gitmiştir. Kendisi mânâ olanın doğal olarak kelâmı da mânâdır. Öyleyse o, anadilimiz Türkçe’nin Süleyman’ı, “mantuku’t-tayr”ıdır. Türkçe onunla semâya kanat vurdu, kelimeler onunla aşkın rengine boyandı…