Mevlid Şerhi (Gülzar-ı Aşk)

Hüseyin Vassâf Bey, yazmış olduğu eserleriyle Türk-İslâm kültürüne önemli hizmetlerde bulunmuş tasavvuf tarihçilerimizdendir. Daha ziyade, Sefine-i Evliyâ adlı sûfiler tezkiresiyle tanınan müellifin, önemine binaen bugüne kadar gün yüzüne çıkmamış eserlerinden birisi de, Süleyman Çelebi Hazretlerinin yaklaşık 600 yıldan beri okuna gelen Vesîletü’n-Necât adlı meşhur Mevlid-i Şerîf’inin şerhidir.
Gülzâr-ı Aşk, Süleyman Çelebi’nin Mevlid’i hakkında yazılmış bilinen en geniş ve en önemli şerhtiir.

Hüseyin Vassâf, eserinde Süleyman Çelebi’nin Vesîletü’n-Necât’ının her beytini -bazı istisnalar dışında- tek tek açıklamıştır. Beyitlerde geçen dinî ve tasavvufî terminolojiyi ana kaynaklardan faydalanarak açmış, bu arada söz konusu kavramlarla ilgili gramatikal ve kültürel birikimini en ince ayrıntısına kadar anlatmıştır. Bu özelliğiyle Gülzâr-ı ‘Aşk, bir başucu kitabı niteliği taşımaktadır.

Hayriyye (Düzyazı, Osmanlıca ve Latinize Metin)

Nasihatname türü eserler genellikle iyiliği tavsiye edip doğruyu göstermek ve kötülükten sakındırıp yanlış davranışlardan uzak tutmak ilkesi ile yazılır. İnsanlar; iyiye, güzele ve doğruya yöneltilir. Hata ve kusurlar giderilmeye çalışılır. Hak, adalet, doğruluk, cömertlik, yardımseverlik gibi evrensel değerler hatırlatılır. Bireylerin eğitilerek topluma yararlı olması, devletin dirlik ve düzeninin sağlanması da amaçlanır.
Hayriyye, klasik Türk şiirinde hikemî tarzın temsilcisi Nâbî [1642-1712] tarafından kaleme alınmıştır. Mesnevi nazım şekliyle kaleme alınan eser 1660 beyit ve 35 bölümden oluşur. Başka bir eserin taklidi veya naziresi değildir, özgündür. Didaktik olmasına rağmen üslupta öğreticiliğin verdiği kuruluğa sahip değildir. Anlatımı yalın ve zarif, üslubu ise ustacadır. Keskin eleştiriler, anlaşılır dili ve sağlam ifadesi sayesinde sıkıcı olmaktan kurtulup yüzyıllardır zevkle okunur hale gelmiştir.
Prof. Dr. Kaplan Üstüner’in hazırladığı bu eserde Hayriyye’nin hem orijinalini hem günümüz Türkçesini hem de Osmanlı harfli yazımını okuyabileceksiniz.

Cân u Cânân – Hüsn ü Aşk’a Nazîre

Cân u Cânân nazire geleneği çerçevesinde Hüsn ü Aşk ile aynı konuda ve aynı vezinle yazılmıştır. Tam bir nazire olabilmesi için Hüsn ü Aşk’ın tarzı esas alınmış ve hikâyenin kurgusu korunmuştur. Hikâyenin ayrıntılarında küçük değişikliklere gidilmiş, az da olsa ekleme ve çıkarmalar yapılmıştır. Kişilerin rollerinde ise isimler dışında bir farklılık göze çarpmaz. Refî’, Hüsn ü Aşk’taki beyitleri taklit etmemiş, aynı konuyu kendi üslubuyla, orijinal ve farklı benzetmelerle işlemiştir.

Prof. Dr. Kaplan Üstüner’in yayına hazırladığı bu kitapta eserin hem orijinal metni hem de günümüz Türkçe’sindeki karşılığı okura sunuluyor. Ayrıca, klasik Türk şiir zevkinin inceliklerini bünyesinde barındıran, hemen hemen her kelime ve terkibin çeşitli anlam katmanlarında kullanıldığı Cân u Cânan’ın son bölümünde de eserin daha iyi anlaşımlası için birtakım açıklamalar yer alıyor.